Son yılların yükselen yıldızlarından birisi olan Bozcaada, özellikle “beyaz yakalı” olarak tabir edilen kesimin gözde tatil
mekanlarından birisi. Küçük bir ada aslında; ama Ege’de yer alan iki adamızdan
birisi olması sebebiyle benim gözbebeğim oluyor kendileri. Ailemin buralı
olmasından mütevellit Bozcaada ile ilişkim küçük yaşta başladı; fakat yakın
yerleri gezip görme konusunda hep üşengeçlikle karışık bir erteleme durumu
oluyor bende. “Aman kaçmıyor ya. Giderim” diyerekten yıllardır ertelediğim
etkinlikleri bu sene uzun bir süre buralarda bulunmam nedeniyle gerçekleştirme imkânım
oldu. Yapmak istediklerim listesinin başında Polente Feneri’nde gün batımını
izlemek vardı. Bozcaada’ya gelen tanıdıklardan ya da internetteki listelerden öğrendiğim kadarıyla mutlaka yapılması gereken bir etkinlik olarak yer alıyordu. Hazır buradayım ve zamanım var
diyerekten yıllardır yapmak istediğim gün batımı izleme ritüelini gerçekleştirdim! Sahiden de gidip görülmesi gereken bir yer.
NASIL GİDİLİR?
Öncelikle bizim gittiğimiz zaman gün batımı 20:50
civarındaydı. Biz 18:20 civarı vapurdan inip gün batımına giden minibüse bindik.
Transit olarak gün batımına gideceğimizi sanıyorduk ki, şoför hareket
ettikten beş dakika sonra sola çekti ve “10 DAKİKA ARA” dedi. Bir an şaşırdık, arkadaşımla birbirimize baktık, “acaba yanlış minibüse mi bindik?”
tereddütleri eşliğinde indik. Doğru minibüsmüş. Minibüs sizi minik bir ada turu
yapmadan gün batımına götürmüyor; aktiviteyi biraz daha turistik hale
getirmek için böyle bir yol seçmişler. Bir şarap evindeydik. Burada adada
yapılan şaraplar hakkında bilgi verildi; isteyenler tadım yaptı. Gün batımını şarap
eşliğinde izlemek isteyenler buradan şarap satın alabiliyor. Sonra Ayazma
Plajı, Akvaryum Koyu gibi birkaç noktada daha durduk. Bilgilendirmeler yapıldı,
ilk kez gelenler fotoğraflar çekti. 20:00 civarı Polente Feneri’ne varıldı.
Burası vapurlara göre adanın diğer ucunda kalıyor. Arabayla gelirseniz park
edebileceğiniz geniş bir alan mevcut. Yalnız baştan uyarayım, alana yaklaştıkça yolda biraz
bozulmalar başlıyordu.
Biz rejisör koltuklarımızı alarak hazırlıklı gelmiştik. Size
de rejisör koltuklarıyla gelmenizi tavsiye ederim. Güzel bir noktayı gözünüze kestirin, orada oturup gün batımını bekleyin. Manzara çok güzeldi. Doğa ile iç içe bir
saat geçirdik, hoş sohbetler eşliğinde. Güneşi batırdıktan sonra biraz çevrede
dolaştıktan sonra bizi bekleyen minibüse bindik ve adadan kalkan son vapura
binerek eve döndük.
Kolay bir şekilde ulaşabileceğiniz, keşmekeşken kaçarak
birkaç saat doğa ile baş başa kalabileceğiniz bir etkinlik. Özellikle bizim
gibi büyükşehirden geliyorsanız, size de çok iyi gelecektir.
Nasıl bir yer olduğunu merak edenler için aşağıya o gün
çektiğimiz bir videoyu bırakıyorum. İyi seyirler!
Emel
Yorumlar
Yorum Gönder